Emre Caner’in
yazmış olduğu Kaplumbağa Terbiyecisi adlı romanını okudum. Kitap Osman Hamdi
bey in hayatını, sanat alanında, müzecilikte yaptığı çalışmaları ve onun azmini konu alıyor.
Osman Hamdi Bey ‘in babası sarayda yetişmiş devlet için çalışan bir adamdı. Babası da onu en iyi şekilde eğitim alması için oğlunu Fransa da Hukuk eğitimine gönderir. Osman Hamdi burada bambaşka bir dünya ile tanışır. Hukuk eğitimini görürken, bol bol müzeleri ve sergileri gezmeye başlar. Resime ve sanata ilgi duymaya başlar ve aslında hukuk eğitiminin kendisine göre olmadığını fark eder. Pariste ki ünlü bir ressamın yanında amatör olarak çalışmaya başladı. Babasınına da hukuk okumak istemediğini bildirdi ve babasının karşı çıkmasına rağmen Pariste kaldı ve sanat üzerine kendini geliştirdi. İstanbul’a döndüğünde Sadrazam olan babasının da etkisi ile belli bir süre devlet işlerinde çalıştı. Ama içinde resme, arkeolojiye ve heykeltıraşlığa karşı olan aşkı hiç bitmedi. Çalıştığı zamanlarda bulunan tarihi eserlerin kendine getirilmesini istedi ve bunları kuracağı müze için biriktirmeye başladı. İstanbul da ki Arkeoloji müzesini kurdu ve ilk müze müdürü oldu. Daha sonra yaptığı birçok kazı çalışmaları ve birçok zorlukla getirttiği, tarihi eserlerle müzeyi zenginleştirdi. Bunun dışında devletin karşı çıkmasına rağmen zorluklarla Osmanlıda ki ilk Güzel Sanatlar okulu olan Sanayi Nefise’yi kurdu. Burada mimarlık, resim, heykeltıraşlık gibi birçok alanda ders verilmesini sağladı. Yaptığı tüm bu çalışmalar devlet ve halk tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Osman Hamdi tüm bunları önyargıları kırmaya çalışarak bin bir zorlukla gerçekleştirmiştir. Halkın sanata karşı olan bu tabularını yıkmak hiç kolay olmamıştır.
Osman Hamdi Bey ‘in babası sarayda yetişmiş devlet için çalışan bir adamdı. Babası da onu en iyi şekilde eğitim alması için oğlunu Fransa da Hukuk eğitimine gönderir. Osman Hamdi burada bambaşka bir dünya ile tanışır. Hukuk eğitimini görürken, bol bol müzeleri ve sergileri gezmeye başlar. Resime ve sanata ilgi duymaya başlar ve aslında hukuk eğitiminin kendisine göre olmadığını fark eder. Pariste ki ünlü bir ressamın yanında amatör olarak çalışmaya başladı. Babasınına da hukuk okumak istemediğini bildirdi ve babasının karşı çıkmasına rağmen Pariste kaldı ve sanat üzerine kendini geliştirdi. İstanbul’a döndüğünde Sadrazam olan babasının da etkisi ile belli bir süre devlet işlerinde çalıştı. Ama içinde resme, arkeolojiye ve heykeltıraşlığa karşı olan aşkı hiç bitmedi. Çalıştığı zamanlarda bulunan tarihi eserlerin kendine getirilmesini istedi ve bunları kuracağı müze için biriktirmeye başladı. İstanbul da ki Arkeoloji müzesini kurdu ve ilk müze müdürü oldu. Daha sonra yaptığı birçok kazı çalışmaları ve birçok zorlukla getirttiği, tarihi eserlerle müzeyi zenginleştirdi. Bunun dışında devletin karşı çıkmasına rağmen zorluklarla Osmanlıda ki ilk Güzel Sanatlar okulu olan Sanayi Nefise’yi kurdu. Burada mimarlık, resim, heykeltıraşlık gibi birçok alanda ders verilmesini sağladı. Yaptığı tüm bu çalışmalar devlet ve halk tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Osman Hamdi tüm bunları önyargıları kırmaya çalışarak bin bir zorlukla gerçekleştirmiştir. Halkın sanata karşı olan bu tabularını yıkmak hiç kolay olmamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder